Öz güven

Psikolojik yaşamın temel öğelerinden birisi kişinin kendisine her durumda güvenmesine dayalı bir kavramdır.

Öz güven çok önemlidir çünkü bizi bu dünyada var eden, varlığımızın başka insanlar tarafından sevgiyle kabul edilmesini sağlayan temel bir kavramdır.

İnsanları diğer canlılardan ayıran bir özellik kendinin farkında olmasıdır. Bir kimlik kazanırız ve o kimliğe değer kazandırırız.Diğer canlılar arasında kendisini kabul etmeyen, kendisini bir başkası gibi görmek isteyen tek canlı türü insandır. Bu durum oldukça büyük acılar doğurur. Öyle ki yapılan deneyler psikolojik acı çeken bir insanın somut bir acı çeker gibi canının yandığını kanıtlamıştır. O halde amacımız kendimizi olduğumuz gibi sevmek, olduğumuz kimliğe değer kazandırmak, yaşadığımız dünyaya bir değer kazandırmaktır. Öz güven eksikliğinin yarattığı tahribat ve acı ancak bu şekilde iyileşebilir.

Fakat önce öz güveni tanımak ve kendimizi öz güvenli hissedip hissetmediğimizi tanımlamakla başlayabiliriz.

Kendinizi gün içerisinde sıkça yargılıyor musunuz? Kendinizi yargılamaktan kaçmak için durumlar yaratıyor musunuz? Sosyal hayatta, okul hayatında veya mesleki hayatınızda risk almaktan kendinizi göstermekten ve sorumluluk almaktan kaçınır mısınız? İnsanlarla karşılaşmaktan veya bir iş görüşmesi yapmaktan bir öğrenci iseniz öğretmenlerinizle konuşmaktan kendinizi olabildiğince çeker misiniz?Kendinizi başkalarına açmak, kendi duygu ve düşüncelerinizi zarafetle açıklamaktan çeker misiniz?

Eğer bu soruların cevabı evet ise öz güven üzerine çalışmalar yapmak uygun olabilir.

özgüven
Lalisa MANOBAN

Lalisa MANOBAN bugün Korede BLACKPİNK isimli Kpop grubunun en çok sevilen üyesidir. Kendisi Tayland’lı olan yıldız Kpop da Yabancı uyruklulardan pek hoşlanmayan Koreliler tarafından sevilmesini yüksek öz güveni sayesinde elde etmiştir. Çok iyi dans etmesi ve çok iyi şarkısı söylemesine rağmen bu özellikleri dışarıdan eleştirilere maruz kalmasını engellememiştir. Bununla başa çıkabilmek öz güveni yüksek insanlarda görülür.

Öz güven ile ilgili kitaplar okuyup, blog yazıları okuyup kendinizi bu konuda geliştirebilirsiniz. Çünkü kim olursa olsun bireyler biriciktir ve değerlidir. Bunu önce kendi içimizde kabul edip yolumuza öyle devam etmek bir devrim yaratacaktır.

Kendinizi yargılamamak için ördüğünüz duvarların birbir indirdiğinizi ve yaptığınız tüm savunmalara ihtiyaç duymadan, kendinize ve kaderinize öfkelenmeden yola devam etmenin en önemli anahtarı budur.

Özgüven nasıl oluşur?

öz güven

Yapılan bir çok çalışma öz güvenin 4 yaşına kadar anne ve babanın bireyin öz güvenini oluşturduğunu göstermektedir. Hatta istenen bir çocuk olmak,annenin bebekle nasıl ilgilendiği severek mi beslediği bile birey öz güvenini oluşturan bir etkendir. Bu davranışlar sonucu bireyde meydana gelen kendisi ile ilgili algılara şemalar denir. İlk 4 yaşına kadar oluşan şemalar bireyin kendini değerli hissettiği, sevildiği yada önemli olduğu şemalarının geliştiği dönemdir. Eğer bu şemalar olumlu şekilde oluşmazsa tam tersi olumsuz şekilde oluşur. Birey kendini değerli hissetmek yerine değersiz hissediyorsa kendisi ile oluşturduğu şema olumsuzdur .

Bu şemaların farkında olmak çok önemlidir. Çünkü bunlar bizim hayatımız boyunca oynatıp durduğumuz film kasetleridir. Bunları değiştirmek mümkündür. Zihninizde sürekli dönüp duran bu kasetlere bilinçli zihin ile müdahale edebilirsiniz. Bu yazımızda bunun nasıl yapılabileceğinden biraz bahsedeceğiz.

Örneğin aynanın karşısına geçip ‘’ Ne kadar da şişmansın un çuvalı gibi..’’ bu düşünce sizin öz güveninizi yıkıma uğratacaktır. Aynanın karşısına geçip ‘’ Bu saç bana çok yakışıyor ‘’ demek öz güveninizi arttırıcı bir yorum olacaktır.

Şunu söyleyebiliriz ki koşulların öz güvenimiz üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Öz güvenin yukarıda verdiğimiz örnekteki kişinin kilosu ile ilgili ya da yaptığımız iş ile ilgisi yoktur varsa da çok azdır.

özgüven

Yani kişinin kendisi ile algısı olumsuz olduğu için kişi ideal kilosunda olsa bile aynaya bakıp ‘’ Ne kadar da şişmansın un çuvalı gibi..’’ diyecekti. Ya da hepimiz banka müdürü ile taksi şoförleri arasında öz güveni yüksek olan grubun banka müdürleri olduğunu düşünürüz. Fakat bir çok banka müdürü ‘’Şimdiye kadar genel müdür olmalıydım’’ diye kendini yiyip bitirmekte. Fakat bir şoför de ’’Elim ekmek tutuyor ,çocuklarım okulda başarılı,her şey yolunda‘’ diye düşündükleri için kendilerini iyi hissedeceklerdir.

Kısacası öz güven üzerindeki en büyük etki şudur:Düşündüklerimiz.

Düşüncelerimizi tetikleyende çocukluktan beri gelen şemalardır.

Öz güveninizi korumak, olumlu benlik yaratmak bunun için bilinçli çaba göstermek sizin şemalarınızı değiştirmenize yardımcı olur. Şemaların olumlu hale gelmesi de olumlu bir kişilik algısı oluşmasını sağlar.

Affeden, eleştirmeyen, herkesi ve her duruma anlayış geliştiren bir iç ses geliştirmek öz güvenin sağlam temeller üzerinde yükselmesini sağlar.


Olumsuz iç sesin doğuşu:

Bahsetmiş olduğumuz şemaların oluşması ile beraber 0-4 yaş arası ve 4-12 yaş arası kritiktir. Oluşan şemalar ile birlikte iç ses kendine dönmeye başlamıştır ve kişinin beyninde hiç susmayan, onu eleştiren, öz güveninin yıkıma uğratan, öfke dolu ( bireyin kendine döndürdüğü, kendi davranışlarını yıkıma uğratan), en ufak hata da bireyi kurban eden ses şekline dönüşmeye başlar. Buna psikologlar patolojik eleştirmen demişlerdir. (Patolojik=hastalıklı)

öz güven

Tüm çocuklar büyürken yaşadığı travmaların duygusal kalıntıları ile beraber büyür. Bir işte başarısız olduğunda, bir hedef tutturulamadığında, eleştirilere maruz kalındığında devreye giren patolojik iç ses çocukluktan gelen anne ve babanın azarlayıcı sesi olarak var olmaya başlar. Patolojik eleştirmenin sesinin bu kadar yüksek çıkmasının sebebi çocuklukta öğrenilen‘’ yeterince iyi değilim” düşüncesidir.

Kendinizi affetmek, hedef tuturulamadığında bununda yaşamın bir parçası olduğunu kabul etmek ve patolojik eleştirmeninizin ne zaman konuştuğunu yakalamak onu susturmanın yollarından birisidir.

İçinizdeki olumsuz eleştirmeni nerelerde yakalarsınız ?

  • Yeni birisi ile tanışırken
  • Karşı cinsle iletişime geçerken
  • Hata yaptığınız durumlarda
  • Eleştirildiğinizde ve kendinizi savunmaya almışken
  • Otorite olarak gördüğünüz kişilerle konuşurken
  • Reddedilme ya da risk taşıyan bir işe giriştiğinizde
  • Sizi onaylamayan birisi ile görüşürken

Bütün bunlar olurken olumsuz iç sesinizi yakalayın ve kendinizi o anda durdurun. Olumsuz, yıkıcı etkisi olan ve aynı zamanda haşin olan o ses yerine kendinize olumlu cümleler kurarak öz güveninizi koruyabilirsiniz. İlk başlarda zor olacaktır. Hatta o sese o kadar alışmışsınızdır ona o kadar hak vermişsinizdir ki onun söylediklerinin tersi olan olumlu cümleleri kurmak anlamsız bile gelebilir. Ama unutmayın bizler rüzgarda yere düşen kuru yapraklar değiliz. Bilinçli çabalarımızla kendimizle ilgili durumlar, şemaları, düşünceleri değiştirebiliriz. Kendimizin nasıl bir insan olması gerektiğini seçebiliriz. Bunun için önce beynimiz içindeki olumsuz düşünceleri değiştirerek başlayabiliriz.

Düşüncelerine dikkat et, kelimelere dönüşür.

Kelimelerine dikkat et, davranışlarına dönüşür.

Davranışlarına dikkat et, alışkanlıklarına dönüşür.

Alışkanlıklarına dikkat et kaderin olur.

Mahatma Gandhi

Alıştırma: Birkaç dakikalığına en sevdiğiniz, hayran olduğunuz kişileri düşünün ünlü ya da sizin çevrenizden biri olması önemli değil. Hangi özelliklerinden dolayı onlara bu duyguyu besliyorsunuz? Birini gerçekten sevmenizi sağlayan nedir?

Listeyi tamamladığınızda bu özelliklerin hangisinin sizde olduğunu işaretleyin. Başkalarını sevip saymanızı sağlayan özelliklerin sizde de olduğunu görünce şaşıracaksınız. Listede işaretlediğiniz özelliklerle beraber kendinize ait 50 tane daha olumlu özelliklerinizi yazın. Olumsuz bir kelime yazmayın. Örneğin: Komik birisiyim demek yerine insanlar verdiğim esprili cevapları beğenir yazabilirsiniz.

Bu olumlu özelliklerle beraber yeni bir benlik algısı oluşturmanın ilk adımını atın. Kendinizi olumlu kelimelerle telkin etmek patolojik eleştirmeninizin sesini kısmakta faydalı olan en önemli adımınızdır.

Kitap tavsiyesi: Özgüven Matthew MCKAY ,Patrick FANNİNG

Cevap Yaz